Eril ve dişil enerji nedir? Her insanın bedensel bir cinsiyeti olsa da doğası gereği her kişinin iki yönlü enerjisi vardır. Vücudumuzun bir yarısı eril, diğer yarısı dişil enerjiyi oluşturur. Eril verici tarafımızı, hareketli yanımız kuvveti, gücü, adım atan iç lideri, odaklanmayı, yaratıcılık potansiyelimizi ifade eder; güven veren, aktif kontrol eden tarafımızdır. Dişil alıcı tarafımız ise; şefkatli, kucaklayıcı, esnek, yumuşak, koşulsuz sevgi sahibi ve durağan yanımızdır. Her iki tarafı da aktif kullanabilmek ve dengeleyici olmak gerekiyor. Kendi doğamız ile, savunmacı mekanizmamız ile gölge uçlar yaşıyor, uyumu kaybediyoruz. Kültürel etkiler, yetiştirilme tarzımız, güçlü etkenler, geçmiş yaşam, bilince uzak olan arketiplerdeki bilinç dışı kayıtlardan aldığımız enerjiler etkiler.
Eril yanımız korku dolu, alışılmadık şeylerle karşı karşıya geldiğinde kontrol etmeye çalışır, dişil yanımızın sevgi dolu olan kısmını bastırır. Belirsizlikte bile barışçıl olmayı isteyen dişil enerjimiz yara alsa da açık bırakır ve kırılmayı, üzülmeyi göze alır. Pasif gibi görünse de dişil taraf sezgisel yanını açarak sessizlikte kendini iyileştiriyor. İki kanalın yeşermesine izin vermek, dansını öğrenmek bizi istediğimiz hayallere götürebilir. İçimizdeki eril ve dişili takip ederek neye ihtiyacımız olduğunu anlayabiliriz.
Kadınlar ilişkilerde duygusallığa girerek, haklı olsalar da iğneleyerek, incitici tavırlar sunarak, huysuzlanarak, “onu yaptın, böyle birisin” diyerek erkeği güçsüz, güvensiz imajı sağlayarak yetersizlik hissiyatına sokar; erkek de sıkışmış hissederek alanı terk eder ya da şiddete yönelir. İzlenmesi gereken yol gerçekten neyin olduğunu söylemek, haklı olmaktansa kırılmayı göze alıp konuşmak, ifade etmektir. Bütünlük böyle sağlanır ve anlaşma yoluna gidilmiş olur.
Erkek kadınını güvende hissettirmek, huzurlu görmek ister. Erkeklerin de duygusal körelmeye gitmeden, dişil yanını açarak kucaklayıcı olması, sevgiye açılması gerekir. Sahiplenici, saran erkek güven vermeye, almaya başlar ikisi birbirine kanal olur. Erkek de, kadın da bunu keşfetmeye başladığında eril ve dişilin dansını öğrenecek ve iki birey birbirini manevi ve fiziksel olarak besleyecek, iniş çıkışlarını anlayarak eksik olan anını tamamlayacak. Çalışan kadınları sürekli iş hayatlarında eril enerji ile çalıştığı için kontrolcü olur. Bunu özel hayatlarına da yansıtırlar. Dişil daha sessiz ve duygusaldır, direkt davranmaz.
Gölge taraflarını görüp sıkıntının geldiği yeri tanıdıkça her iki taraf da var olan enerjiyle güvenli bir şekilde teslim olur. Vereceğiniz tepkileri yapıcı yönde değerlendirip sunulursa, alınacak etki büyüyerek dönüşecek, iki kutup içeride zıtlaşmayı bırakacaktır. İçimizde iki kişinin birbiriyle çatışmasını yaşarız; çünkü biri sakinken diğeri öfkelidir. İfadelerimizi değiştirerek bir şeyi talep etmek istediğimizde ya da almak istediğimizde dişil enerjinin aktive olması için, karşı cinsin harekette olması için davet çıkart. Direkt söylemek yerine eyleme gitmekle değil. Olayın içindeki durumu belirterek karşındakini eyleme geçirebilmek, “eril”e alan açmaktır. Eril bilinç, dişil sevgidir. Örneğin “masayı toplar mısın?” yerine “masa çok dağılmış”, “emek alır mısın?” değil de “evde ekmek kalmamış”, “temizlik yapılması gerek” gibi durum belirtmek karşındakinin düşünmesini sağlayarak ona alan açmış olur.
