Bugünlerde gazetelerde ve haberlerde sık sık kestane karası fırtınası tabirini duyuyoruz. Peki ne demek kestane karası fırtınası? Fırtına adı üstünde rüzgarın hızlı bir şekilde esmesine denir. Aslında bu fırtına Karadeniz ve çevresinde çok bilinen bir yağışlı dönemdir. Zaman zaman İstanbul ve çevresinde de etkili olabilmektedir. Eylül ayının son dönemlerinde görülen bu hava olayı birkaç gün sürmektedir.
İsmini bildiğimiz kestane meyvesinden almaktadır. Kestanelerin dışı dikenli olduğundan normal şartlarda ağaçlardan toplanmaları zordur. Bu fırtına ile kestaneler ağaçlardan dökülür ve hasat kolaylaşır. Fırtına adını bu olaydan almıştır. Kestane karası fırtınası ile birlikte elbette cildimiz ve vücudumuz da bu ani hava değişiminden nasibini almakta. Havaların soğuması ile cildimizdeki kan akışı yavaşlamakta; bu durum da cildimizdeki yenilenmenin azalmasına yol açmaktadır. Yenilenme azaldıkça cildimiz kurumaktadır. Nemini kaybeden cildimiz pul pul dökülmekte, hassaslaşma, kızarıklık, yanma hissi oluşabilmektedir. Ve tüm bunlar yaşlanmayı hızlandırmaktadır. Kuruyan cildimiz esnekliğini kaybettiğinden kırışıklıklar belirgin şekilde ortaya çıkabilir.
Elbette tüm bu kötü etkilere karşı savunmamız olacak. Öncelikle cildimizin direncinin artması için kış aylarında günde 2-3 litre su içmeliyiz. C, A ve E vitaminlerini ek olarak almalıyız. Bu vitaminler kışın yıpranan cildimizin onarılması ve yeniden yapılandırılmasında etkin rol oynar. Özellikle C vitamini her derde deva denebilecek bir vitamindir. Kendisi kış aylarında hem cilt hem de vücut için çok önemlidir. C vitamini cildimizdeki matlığı, yorgunluğu, cilt doku bozukluğunu ve renk dengesizliğini en iyi düzeltecek antioksidandır. Güçlü bir antioksidan olması cildimizdeki kollajenin parçalanmasını engelleyerek bağ dokularımızı güçlendirir ve yaşlanmayı yavaşlatır.
İçinde C vitamini bulunan gıdalar; kırmızı biber, kivi, brokoli, portakal, greyfurt, mandalina, çilek, karalahana, limon, maydanoz, yaban mersini, kuşburnu, soğan, kırmızı lahana ve bezelye de bulunmaktadır.
Soğuyan hava cildimizin yanı sıra vücudumuzu da etkilemekte. Ani ısı değişimi, vücudun adaptasyonunu zorlaştırmakta ve vücudun strese girip savunma sisteminin zayıflamasına neden olmaktadır. Hem kolay bulaşması hem de vücudun hassaslaşması özellikle sonbahar kış döneminde görülen gribal salgınlara yakalanmayı da kolaylaştırmaktadır. Enerji kaybı yaşanmakta bu da depresyona kadar giden sonuçlar doğurabilmektedir. Özellikle el temizliğine özen gösterin ve havalandırması iyi olmayan yerlerden mümkün olduğunca uzak durun. Mevsime uygun giyinmeye özen gösterin; ne çok ince ne de çok kalın kıyafetler tercih edin. Kış geçişleri enfeksiyonlar açısından riskli dönemler olduğundan doktorunuza danışarak aşı yaptırmak ek fayda sağlayacaktır. Enerji kaybını azaltmak için sportif alışkanlıklar edinebilirsiniz.