Otizm spektrum bozukluğu, yaşam boyu sürecek olan; kişilerin özellikle iletişim becerilerini ve dünyayı algılayışlarını etkileyen bir nöro-gelişimsel bozukluktur. En önemlisi de her ne kadar ülkemizde hastalık olarak bilinse de otizm bir hastalık değildir. Çoğu kişinin yanıldığı bir durum da otizmin herkes de aynı belirtilere sahip olup, herkesi aynı derecede etkilediği yanılgısıdır. Otizm her kişide aynı değildir ve herkesi aynı derecede etkilemez.Otizme ‘spektrum’ denmesinin sebebi de budur.
Otizm ile zihinsel gelişim
Çoğumuz tarafından belki de zihinsel engel olarak bilinen otizm aslında hastalık olmadığı gibi zihinsel bir engel de değildir. Otizmli çocukların zihinsel gelişimi incelendiğinde normal veya üstün zekâlı otizmli bireyler olduğu gibi, zekâ geriliğinin eşlik ettiği otizmli bireyler de mevcuttur. Otizm spektrum bozukluğu tanılı bireylerin pek azında (yaklaşık %10) çok güçlü bellek, müzik yeteneği vb. gibi üstün yeteneklere rastlanır. Bu örneği şuan da televizyonda da yer alan ‘Mucize Doktor‘ dizisinden görebiliriz.
Otizmin nedenleri
Otizmin nedenleri hala kesin olarak bilinmemektedir. Temel sebebin henüz kanıtlanmasa da genetik faktörler olduğu düşünülmektedir. Otizme çevresel faktörlerin de etkili olduğunu düşünülmektedir fakat doğum öncesi, doğum ve doğum sonrası faktörler ile otizm arasında anlamlı bir ilişki saptanmamıştır. Otizm nedenleriyle ilgili çalışmalar halen sürmektedir. Otizmin çocuk yetiştirme özellikleriyle, ailenin ekonomik koşullarıyla veya yaşam biçimi ile hiçbir ilişkisi yoktur.
Otizmin belirtileri nelerdir?
Tabi ki bu tabloda gördüğünüz belirtilerin bir tanesi çocuğunuzda görülüyorsa bu kesin otizm anlamı taşımaz. Bir çocuğa otizm tanısı konulabilmesi için sadece bir belirtinin olması yeterli değildir. Birçok belirtinin aynı anda bir süredir bulunması gerekir. Fakat her belirti her çocukta görülmeyebilir. Bir çocukta takıntılı davranışların görülmesi başka bir çocukta da görüleceği anlamına gelmez. Tablodakiler sık görülen belirtiler olmakla beraber
diğer belirtiler şu şekildedir;
- Söyleneni işitmiyor gibi davranmak.
- Akranlarının oynadığı oyunlara ilgi göstermemek.
- Bazı sözleri tekrar tekrar ve ilişkisiz ortamlarda söylemek.
- Gözlerinin bir şeye takılıp kalması.
- Günlük yaşamındaki düzen değişikliklerine aşırı tepki vermek.
- Ekolali (tekrar etme)
Otizm için bu belirtileri en erken ne zaman fark edersek çocuğa o kadar fazla yardımcı olmuş oluruz. Çünkü otizm de erken tanının önemi çok büyüktür.
Otizmi en erken nasıl fark edebiliriz?
Otizm belirtileri 6 ay ile bir yaş arası olan dönemde net bir şekilde görülmeye başlanır. Çocuğunuz, 9-12 aylık olmasına rağmen ismi ile seslendiğinizde bakmıyor, tepki vermiyorsa, 6 aylık olduğu halde göz kontağı kurmuyor ise, 18 ayı geçtiği halde hiç kelime kullanmıyorsa, 9 ayı geçtiği halde sizinle oyun oynamıyor, sizden(anne/baba) ayrıldığında tepki vermiyor, ayrılık kaygısı yaşamıyorsa, mutlaka gelişimsel değerlendirilmesinin yapılması gerekir.
Otizm tanısını kim koyar?
Çocuğunuzun gelişiminde yaşıtlarına göre herhangi bir farklılık olduğunu düşünüyorsanız ilk yapmanız gereken gelişimsel değerlendirme yaptırmaktadır. Gelişimsel değerlendirme çocuk gelişimciler tarafından yapılmaktadır. Çocuk gelişimci gelişimsel değerlendirme sonucunda eğer çocuğun otizm olduğundan şüpheleniyorsa aileyi çocuk psikiyatristine yönlendirir. Bu durumda otizm tanısı, çocuk psikiyatristi tarafından konmaktadır.
Otizm terapisi
Erken teşhis ve iyi bir terapi ile otizmde çok ilerlemeler kaydedilebilir. Otizm için öncelikli en iyi aşama özel eğitime gidilmesidir. Özel eğitimin yanında çocuk evde de desteklenmelidir. Desteklemek için yapabileceğimiz çok şey mümkündür. Evde yapabileceklerimizden bazıları; otizmin belirtilerinden biri de ekolalidir. Ekolali, çocuğun duyduklarını aynı ses tonuyla tekrar etmesidir. Örneğin, çocuğa ‘adın ne’ diye sorarsak oda aynı şekilde ‘adın ne’ şeklinde cevap verecektir. Ekolalinin zamanında tedavi edilmemesi sözel iletişimin gelişmesini de engeller. Bu yüzden dil ve konuşma terapistine gitmemiz oldukça önemlidir. Terapi dışında evde de desteklemeliyiz. Benim de ekolali öğrencilerimde uygulamış ve başarılı olduğum bir yöntemden bahsedecek olursam;
Soruyu sorduğunuz zaman çocuğun her tekrar edişinden sonra 5 saniye aralıklarla soruyu sormaya devam etmelisiniz. Bunu yaparken çocuğun gözlerinin içine bakmalısınız. Çoğu otizmlide göz teması olmadığı için gözlerini sizden kaçıracaktır. Bu durumda çocuk hangi yöne bakarsa baksın, ne kadar kaçırırsa kaçırsın siz göz temasına devam etmelisiniz. Bu aslında bir nevi bunaltma yöntemidir. Çocuk göz hapsinden rahatsız olacak, bir süre sonra soruyu tekrar etmenizden bunalacaktır. Bu durumda pes edip cevap verecektir. Bunu yaparken unutmamalısınız ki cevap verene kadar çok uzun bir zaman da geçebilir.
Önemli olan çocuğunuz cevap verene kadar sizin pes etmemenizdir. Otizmde sık görülen tekrarlayıcı hareketlerden bazıları; kendi etrafında dönme, ileri geri sallanma, ellerini kuş gibi çırpma hareketidir. Bu hareketlere doğru bir şekilde müdahale edemezsek çocuğun sosyal yaşamında büyük sorunlar oluşturabilir. Bu yüzden herhangi bir tekrarlayıcı hareket ile karşı karşıya kalırsak ‘durma, yapma’ gibi komutlar yanlış olacaktır. Bu durumda en doğrusunu çocuğun yanına gidip göz teması kurarak dikkatini başka yöne çekmektir. Bu müdahaleleri her davranışında tekrarlamanız, müdahalenizde kararlı olup devam ettirmeniz önemlidir.
Öfke nöbeti geçiren bir çocuğa ‘bağırma, sus, sana yapma demedim mi?’ söylemleri yanlış olacaktır. Bu davranışı söndürmek yerine daha da pekiştirebilir. Bunun yerine çocuğu anladığımızı göstermemiz gerekir. Yanına gidip ‘bağırdığın için seni anlayamıyorum. Işıktan mı rahatsız oldun, kapatmamı ister misin?, yoksa daha sessiz bir ortam da mı beklemek istersin?’ gibi söylemlerde bulunabiliriz. Bu durumda çocuğun neden bağırdığını anlayamasanız da sizin onu anlamaya çalıştığını gördüğünde mutlaka sorununu size belirtmek için çabalayacaktır.
Otizmli çocukların günlük yaşam rutini bozulduğunda, aynı rutini (önce diş fırçalamak, sonra yemek yemek gibi) o gün uygulamadığında çok fazla tepki gösterebilirler. Bu durumu hemen bitiremez ve çözemeyiz. Fakat azaltmak için bazı çözümlere ulaşabiliriz. Örneğin çocuğun o gün günlük rutininde bir değişiklik olacaksa bunu bir panoda anlatabiliriz. Panoyu renklendirebilir, görseller ile pekiştirebiliriz. Panodaki resimlerle de ‘bugün okuldan önce kırtasiyeye uğrayacağız ve sonra okula geçeceğiz.’ gibi cümlelerle onu önceden rutin değişikliğine hazırlamış olursunuz.
Öğrenci özel eğitimde ders alacaktır fakat sınırlı bir zamanı olacaktır. Bu yüzden özel eğitim öğrencisi için en önemlisi her zaman özel eğitim terapisi ile birlikte evde de yeterince desteklenmesidir.
İlginizi çekebilecek diğer içerikler
- Bebeklerin Burnu Nasıl Temizlenir?
- Bebekler Ne Zaman Diş Çıkarır?
- Çocuklarınızla Yapabileceğiniz Kolay Bilim Deneyleri
- Plaj Fotoğraflarında Güzel Çıkmanın 9 Püf Noktası
- WiFi’nizin İyi Çalışmasını Engelleyen 8 Ev Eşyası