Yalnızlık insanın varoluşuna aykırı bir durumdur. Dünyaya gelmeden önce bile anne karnındayken anneyle kurduğumuz bağla birlikte aslında hayata biriyle birlikte başlamış oluyoruz. Ancak bazı bireyler küçüklüklerinden itibaren hayat mücadelesinde tek bırakıldığı ve verdiği çabalar sayesinde çevresine birilerini kazanmışken onları kaybedip ya da onlar tarafından anlaşılamayıp tekrar yalnız kalmaktan korkarken, bazıları ise hiç yalnız kalmadıkları için bu duygudan ömür boyunca kaçmak isterler.
Yalnızlık her zaman yanında birilerinin olmamasını anlatan bir kavram değildir, yalnızlık kendini bir yere ya da çevrende bulunan hiç kimseye ait hissetmemek, anlaşılamadığını düşünmek, önemsenmediğini hissetmeyi de anlatır. Ve belki de en şiddetli korkulardan biridir kalabalık içinde yalnız hissetmek. Derinine inildiğinde büyük tramvaları bulabileceğimiz bir korkudur. Yalnızlık korkusunu fark etmek ise insana içinden çıkması daha zor bir duruma sokar. Farkındalık bir olayın çözümü için çok büyük bir adımken, farkında olunmasına rağmen onu düzeltememek daha büyük bir sancıya neden olabiliyor. Gelin birlikte yalnızlık korkusunun biraz daha derinlerine doğru bir yolculuk yapalım.
Yalnızlık korkusu nedir?
Yalnızlık korkusunun literatürde geçen farklı isimleri bulunmaktadır. Bunlar; otofobi, eremofobi, izolofobi ya da monofobi olarak farklı şekillerde adlandırılabilir. Kişinin tek başına hissetmesinden korkmasını ele alan bir kavramdır. Bu gerçekten somut bir yalnızlıktan korkmak da olabilirken, kendini mental ve ruhsal olarak da yalnız hissetmekten korkması da olabilir. Yalnızlık korkusu aynı zamanda anksiyetik bir durumu da temsil etmektedir. Ve bu korkunun şiddetli bir biçimde ilerlemesi sonucunda ya da uzun dönemler boyunca kişide nüksetmesiyle beraber bireylerde, panik atak, depresyon gibi psikolojik ve fiziksel sorunların ortaya çıkmasına da sebep olabilmektedir.
Yalnızlık korkusunun bireylere etkisi nedir?
Az önce bahsettiğimiz gibi bireylerde yalnızlık korkusuyla beraber kendini gösteren bazı psikolojik ve fiziksel sorunlar ortaya çıkmaktadır. Ancak etkileri sadece bununla sınırlı kalmayıp bireylerin sosyal hayatlarında yaşadıkları ve kurdukları ilişkileri de bu korkunun yönettiği yapılan araştırılmalar tarafından görülmüştür. Yalnızlık korkusuna sahip olan bireylerin kurdukları ilişkilerde standartlarını oldukça düşürdükleri görülmüştür.
Bununla beraber yalnızlık korkusundan dolayı fevri ve korkunun baskısıyla çok düşünmeden hareket ettikleri için kötü ilişkiler kurma olasılıklarının da daha fazla olduğunu yine araştırmalar önümüze sermiştir. Bunlara ek olarak, bu bireyler terk edilmekten ve romantik ilişkilerinden ayrılıp yalnız kalmaktan korktukları için de ilişkide hak ettiklerinden daha azına razı oldukları, ilişkinin bitmesi korkusuyla beraber ne kadar mutsuz da olsalar kendilerini tek taraflı bir çaba içine hapsettikleri görülmüştür.
Bazı yalnızlık korkusuna sahip bireylerde ise, yalnız kalmamak için sosyal çevresinde kendilerini neredeyse feda ettikleri ve her yükü sırtladıkları görülür. Belki de böyle yaparak kendilerine insanların hayatlarında bir yerde olma garantisini almış olduklarını düşündüklerini de söyleyebiliriz. Kişinin yalnız hissetmemek adına verdiği bu yoğun ve yorucu çabalar sonucunda ise aslında kendini çok fazla bu korkuyla baş başa bıraktığı için yalnız olmasa bile bir noktadan sonra kuruntular geliştirmeye ve olmayan negatif durumlara kendini inandırarak içinden çıkamayacağı bir paradoks geliştirebildiği de görülmüştür.
Bazı yalnızlık korkusuna sahip bireyler ise romantik bir ilişkiye kendilerini hazır hissetmeseler bile kendilerini duygusal anlamda yalnız hissetmemek için herkesle belki de “flörtöz” olarak adlandırabileceğimiz bir konuşma içerisine girerek kendilerini bu kötü hissiyattan uzaklaştırmaya çalışırken çevrede bulunan insanların negatif eleştirilerini aldığı zaman ise bu sefer de insanların onun hakkında kötü düşündüklerini fark etmesi üzerine kendini acımasız bir biçimde eleştirerek kendi kendini yalnızlaştırıp, korkusunun içine hapsederek bir depresyon sürecine giriş yaptığını görebiliriz.
Yalnızlık korkusu nasıl yenilir?
Korkularımız bize hayatlarımızın büyük bir kısmında eşlik ettiği için korkularımızdan kurtulmak çok kolay bir süreç olmayacaktır. Yıllar içinde zihnimize kabul ettirdiğimiz bir korkunun yenilmesi 1-2 haftamızı almayacağında hemfikir olabiliriz. Ancak bu yazıyı okuyorsanız hayatımızdaki aşmak istediğimiz tüm durumlarda ihtiyacımız olan bir özelliğe ulaşmışsınız demektir: Farkındalık. Halıyı kaldırdınız ve orada bulunan toz birikintisinin farkına vardınız. Artık halıyı geri kapatamazsınız çünkü bu sizin için daha kötü bir ruh haline sebep olacaktır. Tozu fark ettikten sonra o tozu oradan silebilmek için bir malzemeye ihtiyacınız vardır. Bizim de bu malzemeyi bulabilmek için kendimize “hangi yöntemle yenebilirim, bu korkumdan kurtulabilmek kullanabileceğin en doğru yöntem hangisi?” sorusunu sormak olacaktır. Bu noktada da sizlere belirli bazı yöntemleri önererek işinizi biraz da olsa kolaylaştırmak istiyoruz.
- Yalnızlığı kabul etmek
Önceki yazılarımızdan olan “bilinçli farkındalık” yazımızda özgür ve iyi hissedebilmenin en etkili yolun kabul etmek olduğundan bahsetmiştik. Korkularımızı kabul etmek o korkuyu aşabilmek için yardımcı olabilecek çok büyük bir adımdır. Kabul ettiğiniz takdirde kendinizle vakit geçirmeye ve başkalarıyla gerçekleştirdiğiniz her şeyi tek başınıza deneyimlediğinizde bunun sandığınız kadar korkutucu olmadığını göreceksiniz. Minik adımlarla başlamak her zaman kesin bir çözüm için doğru bir yoldur.
- Mutsuz ilişkileri idare etmeyi bırakın
Sizi yoran, karşınızdakinden bir şey almadığınız sadece ilişkinin devam etmesi için kendinizden verdiğiniz sizi yoran ve daha da bağımlılık geliştirmenize neden olan tüm ilişkilerinizden özgürleşin. Öz sevginizi ve öz saygınızı merkeze alıp. Kendime iyi gelen ilişkiler kurmalıyım ki ben de başkalarına iyi gelebileyim demelisiniz.
- Yardıma ihtiyacı olan ulaşabildiğiniz insanlara ve canlılara yardımda bulunmak
Yalnızlık korkusunda aslında kişi kendiyle baş başa kalmaya korkar ve bunun ana sebebi kendisiyle kurduğu iletişimde yaşadığı bir problemden kaynaklanır. Başkalarına yardımda bulunmak, yani aslında sadece “ben” değil “biz” diyebilmek kendinizle olan iletişiminizde gözle görülecek bir düzelme yarattığından dolayı yalnızlık korkusu merkezinizde yer almamaya başlayacak.
- Profesyonel bir destek almak
Yalnızlık korkusunun sebebi derinlerde özellikle çocukluk döneminde yatıyor olabilir bu yüzden bazen bizlerin bunlarla yüzleşmeye hazır olmayan tarafımız problemin çıktığı noktayı bilinçsiz bir biçimde görmezden geliyor olabilir. Bir psikolojik danışmana ya da psikoloğa başvurarak profesyonel bir yardım almak sırtınızdaki yüklerin de hafiflemesine ve daha kalıcı bir şekilde korkunuzu yenebilmenize yardımcı olacaktır.
İlginizi çekebilecek diğer içerikler