Bilindiği gibi bugün 14 Şubat Sevgililer günü. Bu günün anlamına ithafen sizlere tarihte yaşanmış büyük aşkları yazmak istedim. Aşk sözcüğü dilimize Arapça’dan gelmiş şiddetli, yakıcı ‘ışık‘ sözcüğünden türemiştir. Aşk, sözlük anlamıyla bir kimseye ya da bir şeye karşı hissedilen sevgi, bağlılık duygusudur. Anlamı kişiden kişiye değişen bir duygu olan aşkı bir varlığa tutku ve özlem duymak, ‘ben‘ den vazgeçip ‘biz’ olma isteği beslemek, karşımızdaki kişiyi olduğu gibi kabul ederek ruhsal bütünlük sağlamaktır.
Leyla ile Mecnun
Bir Arap efsanesidir. Kays (Mecnun) ile Leyla okulda tanışır, birbirlerine aşık olurlar fakat bu aşka Leyla’nın ailesi izin vermez ve Leyla’yı okuldan alırlar. Leyla’yı göremez olan Kays da kendini çöllere atar, diyar diyar dolaşır, hayvanlarla arkadaşlık eder, kendinden geçer. Bu nedenle Mecnun diye anılmaya başlanır. Bir gün Leyla Mecnun ile karşılaşır fakat Mecnun o kadar kendinden geçmiş içindeki Leyla’sı ile manevi hayatta yaşamaktadır ki gerçek Leyla’yı tanımaz. Bu duruma kahrolan Leyla üzüntüsünden ölür. Ölüm haberi Mecnuna ulaşınca Mecnun da Leyla’nın mezarı başında ölür.
Kerem ile Aslı
Kerem; Ermeni kızı Aslı’ya aşık olur fakat Aslı’yı ailesi Kerem’den kaçırır. Bunun üzerine Kerem de saz çalıp türkü söyleyerek dolaşmaya başlar. O kadar çok, o kadar uzun süre dolaşır ki Aslı’ya olan aşkının büyüklüğünü ispatlar. Sonunda tam Aslı’ya kavuşacakken bir büyü sonucunda tutuşur, kül olur. Kerem’in kıvılcımlarından Aslı da tutuşur, iki aşık cennette kavuşur.
Ferhat ile Şirin
Ferhat nakkaşlık yapan bir genç, Şirin ise Amasya sultanının kardeşidir. Ferhat Şirin’i ablasından ister ancak kardeşini vermek istemeyen sultan Ferhat’tan imkansız bir şey ister. Karşı dağı del, şehre suyu getir, Şirin’i sana vereyim der. Ferhat bu zorlu görevi sevgisinin büyüklüğünü ve gücüyle yerine getirir, dağı delip şehre su getirir. Ancak sultan hala kardeşini kendisine vermek istemez ve bir tuzak kurar. Ferhat’a bir elçi yollar, elçi Ferhat’a Şirin’in öldüğünü söyler. Bu acı habere dayanamayan Ferhat dağı deldiği örsü kafasına vurarak canından geçer. Ferhat’ın ölüm haberini alan Şirin koşarak Ferhat’ın yanına gider fakat çok geç kalmıştır. Ferhat’ın cansız bedeniyle karşılaşan Şirin kendisini dağdan aşağı atar.
Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan
Osmanlı tarihinde en bilinen aşktır. Cariyesi Hürrem’e derin bir aşkla bağlı olan cihan hükümdarı Kanuni’nin sevdası Hürrem kollarında ölünceye kadar hatta daha sonrasında da devam eder. Sultan Süleyman Hürrem’e aşkını şu satırlarla günümüze taşır.
Varlığımın anlamı,
İstanbul’um…
Yüreyim gam ile gözlerim yaşlarla dolu!
Bana bir şeyler oldu…
Sarhoş gibiyim!
Prens Rainier ve Grace Kelly
Monaco Prensi 3. Rainier, Hollywood yıldızı Grace Kelly’ye aşık oldu ve evlendiler. Bu evlilikten üç çocukları oldu. Peri masallarını andıran bu aşk hikayesi 1982’de Grace Kelly’nin geçirdiği trafik kazasıyla noktalandı. Prens bir daha evlenmedi.
Frida Kahlo ve Diego Rivera
Frida Kahlo çok başarılı bir ressamdır. Aralındaki yaş farkına ve Diego’nun evli olmasına rağmen birbirlerine aşık olurlar ve sonunda evlenirler; ancak Diego’nun sadakatsizliği bu evliliği bitirir. İki aşık uzun süre aşk acısı çekerler ve sonunda tekrar evlenirler.
Frida aşkını Diego’ya anlatırken şu cümleleri kullanır: İki büyük kaza geçirdim Diego. Tramvay ve sen. En kötüsü sendin!
Nazım Hikmet ve Piraye
Ünlü yazar hayatı boyunca pek çok kadına aşık olsa da en büyük aşkı Piraye olmuştur. Evliliklerinin büyük kısmında hapiste olan yazar, özgürlüğüne kavuşmasına az bir süre kala başka bir kadına aşık olmuştur. Piraye de nezaketle aralarından çekilmiştir. Sonradan Nazım büyük pişmanlık duysa da Piraye kendisini affetmemiştir.
Nazım, Piraye’ye aşkıyla şu satırları yazmıştır.
Kitap okurum; içinde sen varsın,
Müzik dinlerim; içinde sen,
Sen ki, her yerde…
