Psikolog David L. Rosenhan, ekibiyle beraber psikiyatristlerin akıl hastalıklarını teşhis etme yetisi üzerine bir araştırma yapmıştır. Akıl hastalarının teşhislerinin belirsiz olduğuna ve doktorların kaprislerinin etkisi altında olduğuna inanmış ve bir deney yapmaya karar vermiş. Buna psikiyatrların aklı başında ve akıl hastası insanları ne kadar doğru şekilde ayırabildiklerini test etmek diyebiliriz. Rosenhan’ın kontrolü ve başkanlığıyla beraber yedi kişilik bir psikolog grubu ABD’nin beş farklı eyaletinde kendilerini akıl hastanesine hasta olarak kabul ettirmişler.
Doktorlara “kof”, “boş” ve “pat” şeklinde sesler duyduklarını söylemişler. Ve bunun sonucunda yedi kişilik grubun hepsi şizofreni, bipolar gibi tanılar alıp, psikiyatri hastanesine kabul edilmişlerdir. Haftalarca hastanede kalmayı başarmışlar, normal davranışlar sergilemeye başladıklarında ise bu davranışları doktorlar; var olmayan hastalıkların bir parçası olarak değerlendirmiştir.
Dikkat..! Bu araştırmanın en ilginç noktasına dikkatinizi çekmek istiyorum; doktorlar bu kişileri akıl hastası olarak gördükleri halde, hastanedeki gerçek akıl hastaları araştırmacılara, “haydi oradan, siz hasta değilsiniz, siz gazetecisiniz, hasta numarası yapıyorsunuz,” demişlerdir. Evet kesinlikle akıl alır gibi değil.
Bu deneye dair haberler yayılmaya başladığında, hastane böyle bir hata yapıldığından şüpheli olduklarını açıklayınca; Rosenhan “peki, sizin hastanenize yalancı hastalar göndereceğim, onları bulun öyleyse,” diyerek hastaneye karşı meydan okumuş.
Ve bunu söyledikten sonra gerçekte hiç sahte hasta göndermemiş. Bu arada hastanede 40 gerçek hasta, sahte olarak damga yedi, 23 hasta şüpheli görüldü. “Akıl hastanesinde akıllı olmak” isimli çalışmanın, deneyin bu şok edici dalgaları psikiyatriye güveni son derece sarsmıştır. Bunun beraberinde daha güvenilir test ve bilimsel çalışmaların, yeni tanı sisteminin gelişmesini sağlamıştır.
Psikolog Rosenhan ve ekibine bu konuda teşekkür borçluyuz diye düşünüyorum. Psikiyatriye katkısı tartışılamaz.