Gelişimin basamakları belirli bir sırayla adım adım ilerler. Doğum öncesi, bebeklik, çocukluk, ergenlik ve yetişkinlik olmaz üzere beş ana basamakla bu dünyaya gelir ve dönüşürüz. Her bir basamağın “ilerideki biz” üzerindeki etkisi yadsınamayacak kadar çoktur. Yetişkinliğimize, gelişim dönemini tamamlarken çıktığımız o basamaklardan bir sürü bilinçaltı kodlamasıyla beraber varırız. Kendimize ve çevremize çocukluğumuzda öğrendiklerimiz ve deneyimlediklerimize göre davranırız.
Çocukluğumuzda öğrendiğimiz yanlış bir davranışı fark etmek sandığımız kadar kolay olmadığı için de içinden çıkamadığımız bir duruma kendimizi hapseder ve hayatın bizle bir derdi olduğunu düşünüp dururuz. Oysa farkında olmamız gereken en büyük nokta; size hep nasıl davranmanız gerektiğini, durumlar karşısında nasıl tepkiler vermeniz gerektiğini hatta belki seçimlerinizi etkileyip size korkularınızı fısıldayarak hatırlatan “iç sesiniz” çocukluğunuzun ta kendisidir.
Çocukluğum yetişkinliğimi nasıl etkiliyor?
Küçük bir çocukken ebeveynlerimizden gördüklerimizi kendimize kodlar ve bu kodlamalarımıza göre kendimize bir değer biçeriz. Tabi ki bu durum sadece ebeveynlerle sınırlı kalmayıp, akran zorbalığı başta olmak üzere başka çevresel durumların etkisiyle de gerçekleşiyor olabilir. Yetişkinliğimiz tam anlamıyla çocukluğumuzun bir aynasıdır. Eğer kendinizde kaynağını anlayamadığınız bir iç sese sahipseniz dönüp çocukluğunuza bakarsanız orda sizi bekleyen kaynağa ulaşmış olacaksınız.
Yetişkinlikteki hangi durumlar çocukluğumun yansımasıdır?
Bu konu tabi ki her hayat hikayesine göre çok değişken bir boyut alacaktır ancak en genel hatlarıyla bir araya topladığımız bazı neden-sonuç ilişkileri bulunmakta.
- Çocukluğunda susturulmuş bireylerin yetişkinlik dönemlerinde zedelenen özgüven probleminden kaynaklı olarak değersiz ve yetersiz hissetmesi olası bir durumdur. Çocukluğunuzda sizi dinlemedilerse, belirli durumlar ve olaylar karşısında fikrinizi sormadılarsa çok büyük olasılıkla yetişkinlik döneminde insanlara bir şeyleri kanıtlamaya çalışarak iç sesinizin size sürekli fısıldadığı “yetersiz ve değersizim.” hissini azaltmaya çalışıyorsunuz. Kurduğunuz ilişkilerde, arkadaşlıklarda veya akademik-iş yaşantınızda kendinizi sürekli birileriyle karşılaştırıyor ve her karşılaştırmanızın sonucunda yetersiz ve değersiz olduğunuzu düşünüyorsunuz.
- Çocukluğunuzda ebeveynlerinizin sergilemiş olduğu tutarsız/dengesiz davranışlar bulunuyorsa yetişkinlik döneminde hayatınızda gerçekleşecek olan ufak değişimler karşısında bile aşırı tepki verip güvenli alanınızı terk ettiğinizi düşünüp kendinizi savunmasız ve tehlike altında hissediyor olmanız çok olası bir durum. Kontrolün hep bir şekilde elinizde olmasını istiyorsunuz, beklenmedik durumlar ve hisler karşısında anlamak veya kabul etmek yerine kaçmayı, manipüle etmeyi tercih ediyorsunuz. Bununla beraber kendinize yarattığınız kodlamalardan dolayı da hayatınızda hep dengesizlikler olduğunu, bir şeyler güzel giderken bir şeylerin kötü şekilde ilerleyeceğine dair derin bir inanışınız bulunuyor olabilir.
- Çocukluğunuzda ihmal edilmiş bir dönemden geçtiyseniz yetişkinlik döneminizde kendinizi ihmal eden öz sevgi ve öz saygı konusunda problemler yaşayan birisi olmanız muhtemeldir. Her insanın özellikle çocukluk döneminde karşılanması gerekilen temel ihtiyaçları bulunmaktadır. Bu ihtiyaçlar içerisinde beslenme ve barınma gibi durumlar olduğu kadar sevilmek ve ilgi görmek de bulunmaktadır. Çünkü duygusal anlamda aç yetiştirilmiş bir bireyin yetişkinliğinde kendini doyurması oldukça zor ve meşakkatli bir yolculuktur. Ebeveynlerinden veya çevresinden çocukluk döneminde ihmale uğramış olan bir bireyin, “çevremdekiler bile beni buna layık görmedi” kodlamasından kaynaklı olarak kendini ihmal etmesi ve ne istediği, neyi arzuladığı konusuna asla önem vermeyip kendini dinlememesi çok olası bir durumdur. Öz sevgi ve öz saygıya ulaşamadıkça da çevresinden sürekli ona sevgi ve saygı verilmesini bekledikçe yetişkinliğinde yıpranmış ve yorulmuş bireyler haline gelmeleri kaçınılmazdır.
- Çocukluğunda, çok fazla sağlık sıkıntısıyla mücadele eden kişilere tanıklık eden çocukların yetişkinlik döneminde ölüme veya yalnız kalma fikrine karşı duydukları çok derin ve hassas bir korku bulunabilir. Çocukluğunda sürekli hastalık durumlarını gözlemeyen bir bireyin ileride kendinde oluşturduğu kodlamayla ölümden korkması veya günün sonunda yalnız kalacağına dair olan iç sesleriyle mücadele etmeleri gereken durumlar yaşanabilir.
- Ebeveyni olmadan veya ebeveynlerinden birisi eksik bir şekilde çocukluk yaşayan bireylerin ise kendini yetişkinlik döneminde dahi sürekli aradığını ve bulmaya çalıştığını gözlemlemek çok büyük bir olasılıktır. Özellikle kız çocuklar annelerini ve erkek çocuklar ise babalarını rol model alırken bu durumlardan birinde eksiklik yaşayan bir çocuğun kendini tam hissedemediğinden kaynaklı yaşadığı bir duygusal sancı mevcut olur. Ya sürekli olarak “doğru” bir partner arayışında ya da sürekli olarak “gerçek” kendilerinin arayışında olmalarının yanı sıra sürekli iş, ev, okul değişiklikleri de yapabilirler.
Yetişkinliğimin çocukluğumun yansıması olmasından nasıl kurtulurum?
Öncelikle en büyük adım yaşanılan her şey için kendinizi affedip sorunun sizde olmadığını sesli bir şekilde söylemektir. Yapılması gerekilen şey çocukluğumuza arkamızı dönmek veya oradaki küçük bizi terk etmek değil, onları kabul etmek, onlardan kaçmamak ve onlara şuan ki biz olarak kucak açabilmektir. Birini veya birilerini suçlamak içinizdeki kırgınlığı kocaman bir çığ haline getirmek kendi ruhunuzu bir enkaz altında bırakmanıza neden olacaktır. Ne kadar zor dahi olsa sizi şuan yaşadığınız bu yansımalarla baş başa bırakmış olan kişi veya kişileri affedip kendinizi değiştirip dönüştürebileceğinize inanmanız gerekmekte.
Şu anda yaşadığınız her şeyin, durumlar karşısındaki tavırlarınızın hepsi geçmişteki sizle alakalı. Çoğunluğu çocukluk dönemde yaşadığınız durumlar olsa da ilk başta da söylediğimiz gibi bir bireyin gelişim dönemi basamak basamak ilerler. Eğer çocukluğunuzda bir neden-sonuç ilişkisi göremiyorsanız diğer basamaklara uğrayıp gözden geçirmekte büyük fayda olacaktır. Sıkıntının ne zamandan ve neyden kaynaklı olduğunuzu bulsanız dahi bunu tek başınıza aşmak sandığınız kadarı kolay olmayabilir. Yüzleşmek ve kabul etmek çok sancılı bir süreç olduğundan dolayı profesyonel bir destek almanızda fayda olacaktır.
Bu yazıda kendi çocukluğum ve yetişkinliğim ile bağlantıyı biraz daha anladım gerçekten. Kaleminize sağlık!
Çok teşekkürler 🙏🏼
Herkesin okuması gereken açıklayıcı bir yazı olmuş 🙂
Çok teşekkürler 🙏🏼
Yine kendimi buldugum, anladigim bi yaziyla karsi karsiyayim .. Elinize saglik !
Çok sevindim 🙏🏼 Çok teşekkürler 🙌🏼